Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ey Türk Gençliği aşağıda paylaştığım yazıyı çok dikkatli okuyun
YENİ DÜNYA DÜZENİNİ TÜRKLER KURUYOR Batı emperyalizminin yeni dünya düzeni palavrasını beyin savaşları komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün bir askeri boşa çıkarttı. Dünyanın yönetimi yeniden Türklere geçtiğine göre biz neler yapacağız ona odaklanma zamanıdır. Her alanda gelişen Asya güçleri Rusya ve Çin dayatmacı batı emperyalizmine karşı
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
Reklam
Deneyimlerin ardından bizi yoracak aynı sonuçlarla karşılaşıyor ve bundan hep dert yanıyorsak hemen olayın kaynağına bakmalıyız çünkü tüm sorunlar kaynaktan büyür, yani bizden... Kaynak biziz...
Vassaf'ın"ın tarihçilik anlayışı daha çok Ata Melik Cüveyni'nin anlayışına da­yanmaktaydı. Vassaf kendisi de Cüveyni'yi takdir ettiğini ve kendine onu rehber aldığını da ifade etmektedir. Hatta burada Cüveyni'yi ve onun eserini överken bir beyit ile "daha bin kitap yazsam ben o buluta nazaran ancak bir damlayım,"
Alimler eskiden sünnetin itibarına, yerine ve dindeki kaynak değerine ilişkin sözler sarf etmiş, buna karşı şüphe ortaya atanlara cevaplar vermiştir. Bununla beraber konuya dair yazdıkları kitaplarının farklı yerlerinde dağınık haldedir ve müstakil bir kitap yazılmamıştır. İşte bu kitaplardan bazıları: - er-Risale, İmam Şafiî Cimâu'l-ilm, İmam Şafii İhtilafu'l-Hadis, İmam Şafii el-Cerhu ve't -Ta'dil kitabının mukaddimesi, İbn Ebi Hatim - Te'vilü Muhtelifi'l-Hadis, İbn Kuteybe Şerhu Müşkili'l-Asår, Tahâvi Camiu Beyâni'l-İlm ve Fadlihi, İbn Abdilber el-Ihkâm fi Usûli'l-Ahkâm, İbn Hazm el-Kifâye, Hatib el-Bağdâdî el-Fakih ve'l-Mütefakkih, Hatîb el-Bağdâdî es-Savā'iku'l-Mürsele ale'l-Cehmiyye ve'l-Mu'attıla, İbn Kayyım el-Cevziyye - İ' lâmü'l-Muvakkı în an Rabbi'l-'Alemîn, İbn Kayyım el-Cevziyye
Sayfa 145Kitabı okudu
Kıyasın delil oluşu.
Gazálî şer'i deliller içerisinde dördüncü sırada zikredilen kıyası, başlı başına bağımsız bir kaynak olarak görmemiş, onu bir hüküm çıkarma metodu olarak kabul etmiştir. Kıyası bir hüküm çıkarma metodu olarak kabul etmeyenlere ve bu konuda ayet ve hadislerden dayanak bulmaya çalışanlara da itiraz etmiştir. Bu konuda "Kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık." (6/Enam, 38) ayeti ile "Kitabı sana, her şeyi beyan etmek için indirdik" (16/Nahl, 89) ayetine dayanarak Kur'an'ın her şeyi açıkladığı dolayısıyla kıyasa gerek kalmadığı iddiasıyla kıyası reddedenlere de şöyle cevap ver- mektedir: "...Evet, kitap her şeyi açıklamıştır. Ancak bu açıklaması itibar/örnekseme metodunu sergileme suretiyle ya da icma ve sünnete delalet yoluyladır. Kıyas da icmâ ve sünnet ile sabit olduğuna göre kitap her şeyi açıklamış olmaktadır."
Reklam
Zuhruf Sûresi 1-5. Âyetler
Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Hâ-mîm. 2. Aydınlatan kitaba yemin olsun ki, 3. Anlayıp düşünesiniz diye onu Arapça Kur'an yaptık. [Dilini Arapça yaptık, bu dilde okunup anlaşılan veya adı Kur'an olan kitap olarak indirdik (ayrıca bk. Yūsuf 12/2'nin açıklaması).] 4. Kuşkusuz o, katımızdaki ana kitapta- dır; çok yücedir, hikmetle doludur. 5. Siz kıymet bilmez bir topluluksunuz diye biz de sizi Kur'an ile uyarmaktan vaz mı geçelim? [Kuran ile ilgili gerçekleri bildirmek üzere söze başlanırken yine Kur'an'a yemin edilmesi, onun eşsizliğini, önemini ve ilâhî kaynaklı olduğunu anlamak için kendisinden başka bir şahide ve delile ihtiyaç bulunmadığına işaret etmektedir. Kur'an yazıldığı için bir kitaptır; fakat onun okunması, yazılmasına bağlı değildir. Kur'an nazil olduğu günden beri yalnızca yazı bilenler tarafından değil, okuyup yazma bilmeyenler tarafından da ezberlenmiş ve okunmuştur; o yazılsın yazılmasın daima "okunan" bir kitaptır. Kur'an levh-i mahfûz denilen "katımızdaki ana kitaptan", "korunmuş bir kaynak'tan gelmiştir, o yücedir ve hikmetlerle doludur. Levh-i mahfûz terkibine "Allah'ın ilmi" mânasını verenler de olmuştur. Buna göre mâna şöyle olur: Kur'an Allah'ın yüce ve hikmetlerle dolu ilminden gelmiştir, onun vahiy yoluyla bir yansımasıdır.]
Sayfa 488Kitabı okudu
Tek kaynak Kur'an'ı kerim
Kur'an-ı Kerim susuzluklarını dindirdikleri tek kaynaktı ve yaşamlarını biçimledikleri tek kalıptı. Onların tek rehberiydi ve bunun nedeni medeniyetten, kültürden, bilimden, kitaplardan ya da okullardan yoksul olmaları değildi. Aksine bir gün bile Avrupa kültürünün temeli sayılan Roma medeniyeti, onun kitapları ve kültürü vardı, hala Batı
2-Sünnet
İslâm tarihinin ikinci kaynağı Sünnet'tir. Sünnet, aynı zamanda bütün İslâmî ilimlerin de ikinci kaynağıdır. Sünnet, Hz. Peygamber (sas)'in davranışlarının tamamını kapsar. Sünnet bilinmeden ne İslâm tarihi, ne de diğer İslâmî ilimler anlaşılır. Çünkü Sünnet, Kur'an'la genel çerçevesi çizilmiş olan İslâm'ın pratiğidir. Eğer bu pratik ol- masaydı, İslâm teoride kalırdı. Dolayısıyla İslâm, "Sünnet" denen bu pratikle bilinir ve tatbik edilir. Her Müslüman'ın bildiği meşhur Veda hutbesinde, Hz. Peygam- ber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Ben size iki şey bırakıyorum ki, bunlara sarıldıkça dâlâlete düş- mezsiniz. Bunlar, Allah'ın kitabı Kur'an ve benim Sünnetimdir". O halde İslâm'ın kaynakları bunlardır. Bu iki kaynak; İslâm'ın esası, temelidir. Bunların herhangi birisi yerinden kaldırıldı mı, İslâm binası çöker. Bu binanın, yâni İslâm'ın tarihiyle ilgilenenlerin, Kur'an'ı ve onun tatbikatı olan Sünnet'i bilmesi zorunludur. İslâm'ın Peygam- beri ve bu peygamberin davranış ve pratikleri bilinmeden; onun teb- liğ ettiği İslâm anlaşılamaz. Allah, Hz. Peygamber'i insanlığa örnek olarak seçmiştir. "Muhakkak ki, Allah'ın istediği gibi yaşayıp, Ahiret gününe ka- vuşmayı arzulayanlar ve Allah'ı çok zikredenler için Resûlullah'da en güzel örmek vardır."
Sayfa 133Kitabı okudu
İlk dönemin eşsiz nesli Kur'an'ı, bilgilerini, görgülerini, kültürlerini arttırmak, müzikal bir zevk almak ya da dünyevi bir çıkar sağlamak amacıyla okumuyorlardı. Kur'an'ı kendisiyle kültür edinilen, ilmi ve fıkhi konularda dağarcık doldurulan bir kaynak olarak algılamıyorlardı. Onlar kendilerinin ve içinde yaşadıkları
191 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.